Neuro-mar’ın Kurucusu, Nöropazarlama Danışmanı ve Eğitmeni Seda Genç ile bulunduğu sektörün durumu, iş hayatında kadın erkek eşitliği ve kadınların yaşadığı zorluklarla ilgili keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Keyifle okumanız dileğiyle...
Merhaba Seda Genç'i tanıyabilir miyiz?
2009 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik bölümünden mezun oldum. Sonrasında yüksek lisansımı İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Pazarlama İletişimi üzerine yaptım. IBM, Garanti Bankası, Tmob gibi şirketlerde marka liderliği, pazarlama iletişimi, dijital pazarlama yöneticiliği gibi pozisyonlarda yer aldım. 2015 yılında da kendi şirketimi kurdum. 2015 yılından bu yana şirketlere nöropazarlama danışmanlığı yapıp bireysel/kurumsal nöropazarlama eğitimleri veriyorum. 2017’den bu yana dünyanın en ünlü nöropazarlama şirketlerinden NeuronsInc.’in Türkiye ve Ortadoğu temsilciliğini yapıyorum.
Bize yaptığınız işten bahseder misiniz?
Yaptığım iş temelde tüketicinin zihinsel süreçlerini ve belli pazarlama/reklam mesajına olan zihinsel tepkilerini anlamlandırarak markaların pazarlama ve iletişim stratejilerini iyileştirmelerine yardımcı olmak. Bunun için klasik pazarlama araştırmalarından farklı olarak, biyometrik ölçümlemeler yapan bazı cihazlardan ve yapay zeka yazılımlarından faydalanıyoruz. Böylece tüketicinin yanıltıcı olabilecek cevaplarından öte beynin verdiği gerçek cevapları tespit ediyoruz. İnsanı anlamanın her geçen gün daha önemli olduğunu düşünürsek aslında nöropazarlamanın pazarlamanın geleceği olduğu söylenebilir.
Nöropazarlama hangi alanlarda kullanılıyor?
Pazarlamanın olduğu her alanda nöropazarlamadan faydalanılabilir. Kullanıcı/müşteri deneyimi araştırmaları, mağaza içi deneyimi ölçümleme, ürün-ambalaj tasarımı, reklam araştırmaları, oyun tasarımı, sosyal medya iletişimi bu alanlardan sadece bazıları.
Kadın olarak bugün geldiğiniz noktaya gelirken zorluklar yaşadınız mı?
Elbette, her kadın gibi karşılaştığım engeller oldu, oluyor da. Öncelikle toplumun kadın girişimcilere yönelik yaklaşımı çok başka. Her ne kadar modern dünyanın içinde olduğumuzu düşünsek de maalesef toplum gözünde kadının algısı ve yeri hep aynı. Yaptığım çoğu iş erkek işi gibi görüldü ve şaşkınlıkla karşılandı. Sadece toplum değil aslında iş dünyasında da başarılarımı takdir etmek yerine aşağıya çekmeye çalışanlar ya da taklit edenler hep oldu. Türkiye’de bilinmeyen bir alanda, tek başına ve bir kadın olarak çalışmak çok alışılageldik bir durum değil. Bunun getirdiği birçok engelle ben de karşılaştım.
Sektörünüzde cinsiyet eşitliği var mı? Yoksa kadın mı erkek mi daha fazla?
Bununla ilgili büyük bir eşitsizlik, keskin bir ayrım olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’de de dünyada da nöropazarlama üzerine çalışan erkek olduğu kadar kadın da var.
Sizce kadınların iş hayatında daha aktif rol alması için neler yapılmalı?
En büyük eksikliğin ben eğitimle ilgili olduğunu düşünüyorum. Kadınlarımız cesaretlendirilmeli, desteklenmeli. Basmakalıp görüşlerin ve garantici yaklaşımın dışına çıkmak gerekiyor. Çoğu kadın ailesinin, eşinin, çevresinin istediği gibi biri olmak için yaşıyor. Bu nedenle de kendini geliştiremiyor. Bunun tersine çevirmenin yolu eğitimden geçiyor. İyi eğitimli toplumlarda kadınların ikinci plana atıldığını göremezsiniz. Yalnız eğitimle öğretimi karıştırmamak lazım. İyi öğretimli olmak her zaman iyi eğitimli olmak anlamına gelmiyor. Çünkü eğitim tek başına okullarda verilmiyor.Toplumun genel olarak eğitilmesi ve bu bilincin temelden veriliyor olması lazım. Bu noktada bireysel olarak hareket tek başına yeterli değil, devletin ve bazı kurumların oluşturacağı programlarıyla bu bilinci aşılaması gerekiyor.
İş hayatında kadınların yaşadığı sıkıntılar neler?
İş hayatında genelde erkekler kadar ciddiye alınmıyorsunuz. Bir fikri benimsetmek erkeklere göre daha zor olabiliyor. Kadına yüklenen cinsiyetçi roller de kariyer hayatında farklı tercihler yapmasına neden olabiliyor. Diğer yandan iş özel yaşam dengesini de kurmak oldukça zor. Çünkü kadın iş dışında evde de birçok sorumlulukla baş etmek zorunda kalabiliyor. Bu da strese, kötü ilişkilere ya da işten ayrılmalarına neden olabiliyor.
Kadın girişimcilere ne önerirsiniz?
Karar alırken istatistikçi gibi olmalarını tavsiye ederim :) Girişimcilik pek çok noktada riskleri de beraberinde getiriyor. Ancak risk körü körüne alınmamalı. Burada elindeki verilerle iyi bir öngörüde bulunabilmek oldukça önemli.
Diğer yandan başkalarının tavsiyelerine çok kulak asıyoruz. Danıştığımız, fikir aldığımız insanlar oldukça önemli. Ancak herkesin her dediğine de kulak asmamak gerekiyor. İşin içinde yer alan biri olarak neyin doğru, neyin yanlış olduğuna en iyi siz karar verebilirsiniz. Tamamen duygusal davranmadan, içgüdülerinizi dinlemekte ancak bunu yaparken mantıklı sebeplerle yapmakta fayda var. Bu sizi doğru kararlara götürecektir zaten.