Emre ALKİN
Köşe Yazarı
Emre ALKİN
 

Hala umudumu koruyorum

'Farkındalık hüzündür' derler ya işte öyle bir şey. Koca bir yılı, hatta çok berbat olan yüzyılda bir yaşanacak olan bir yılı da geride bıraktık. Kaybettiklerimiz var doğru. Allah'tan rahmet diliyoruz onlara Canla başla çalışan sağlık mensuplarımız var, alkışlıyoruz onları. Bir ara alkışlamayı unuttuk, hani yazın bir ara gevşedik ya onun gibi... 'Türk gibi başlayıp İngiliz gibi bitirmek'  gerçekten doğru bir deyimmiş. Biz öyle bitiremiyoruz. Bu yıl yaptıklarımı oturdum saydım. 372 tane konferans , panel, toplantı, yayın, moderatörlük gibi çeşitli şekilde bilgilendirme falan yapmışım. 96 tane canlı yayın yapmışım.  Demek ki bu kadar vakte insanlar sığdırabiliyor. Benden daha yüksek rakamlara ulaşmış olanlar da vardır. Yoruldum mu yoruldum. Yeni yıla kafa salimiyle girmeyi düşünüyorum. Pandemi başladığında, 'çabucak  geçer', 'iki aylık ömrü var', 'sıcaklar başlayınca biter' gibi söylemler söylendi. Hiçbiri doğru değildi. Bunlar uzmanların ağzından da söylendi. Bırakın sağlıkla ilgili olan, tabi en önemli olan o, ama ekonomi ile ilgili çok safsata şeyler söylendi. Gerçekler saklandı ve vatandaşın ne enflasyona, ne de açıklanan rakamlara herhangi bir güveni kalmadı. Çünkü yaşananla, açıklanan arasında ciddi bir fark vardı. 2019'un aralık ayından 2020'nin kasım ayına kadar döviz (dolar)yüzde 47 yükseldi. Ama enflasyon yüzde 14. Kimse inanmadı buna. Dolayısıyla bir güvensizlik oluştu. Merkez Bankası eski yönetimiyle bankalara pahalıdan para satıp tabela faizini değiştirmeyerek "Vallahi ben bir şey yapmıyorum" gibi bir mesaj vermeye kalktı. 'Faiz düşük' demeye kalktı. Bunun sonucunda TL'de ciddi bir değersizleşme başladı. Zarar gördük bundan. Döviz yükselmesin diye çaktırmadan, arkadan dolanarak 120 milyar dolardan fazla rezerv sattık. Gerçek ortaya çıktı. Ve ekonomi yönetimi değişti. Sihirli değnek değmiş gibi bu sefer de pandemi ile ilgili rakamlarda şeffafça açıklanmaya başlandı. Yani öyle ümit ediyoruz. Bu arada TÜİK'da coştu. İlk defa kasım ayına ait enflasyonu en azından gerçeğe yakın bir şekilde açıkladı. Ne oldu? Döviz bu yılın ağustos ayında zıplayıp yukarı gitmeden önceki seviyesine döndü. Aslında az gittik uz gittik dere tepe düz gittik. Döndük baktık bir arpa boyu yol gitmemişiz. Zor bir yıldı. Safsata ile mücadele ettiğimiz gibi, bir de hastalıkla mücadele ettik. 5 binli rakamlardan birden 30 binli rakamlara çıktık. Demek ki gerçekleri saklamışız, doğru rakamları vermemişiz ya da onları manipüle etmeye çalışmışız. Biz akut hastayla koronavirüse yakalananları ayırt ediyoruz gibi yollara gittik. Ne oldu sonunda gerçek ortaya çıktı. Gerçeğin en önemli özelliği, eninde onunda ortaya çıkmasıdır. Biz bu sene birçok şeyden vazgeçtik. O kadar çok şeyden vazgeçtik ki alternatifi de yoktu. Dünyanın sonu geldi diye konuşanlar da  vardı. Niye dünyanın sonu gelsin. Dünyanın sonu falan gelmedi. Kara Veba'da da dünyanın sonu geldi demişler, ama gelmemiş. İspanyol gribinde de dünyanın sonu geldi demişler, ama gelmemiş. Dünyanın sonu falan gelmedi merak etmeyin.   2021'in herkes için doğru, gerçek ve sağlıklı işlerin yapıldığı bir yıl olmasını diliyorum. Eğer Türk siyaseti ile ilgili yepyeni bir tasarım üzerinde çalışılıyorsa, bu tasarımın da artık ortaya çıkması gerektiğini ve Türkiye'nin hangi tarafta olduğunun, tavrının ne olduğu, nereye doğru gitmek istediğini de bütün dünyaya artık çabucak anlatmamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü dışarıdan bakınca Türkiye'nin nereye gittiğini kimse anlamıyor. Türkiye'ye bakıldığında kadın ve erkeğin eşit olmadığı, çocukların mezalim gördüğü, iş ortamının seçilmişler (özenle seçilmiş bazı kişiler ) için iyi, fakat normal vatandaşlar için zor olduğu, bütün servetin ve işlerin bir avuç insanda toparlandığı, yabancı sermaye konusunda günü gününe değişen tereddütler yaşanan bir ülke olduğu ve kuruluş felsefesi ile çok bağdaşmayan bir yola girdiği algısı oluştu. Biz Çin değiliz, orta doğu ya da körfez ülkesi değiliz. Latin Amerika ülkesi değiliz. Cumhuriyetin bir kuruluş felsefesi var.  Bu kuruluş felsefesinden biz epeyce uzaklaştık. Bunun hiçbir şekilde inanç sistemiyle, etniklikle veya yaklaşımlarla anlatılacak bir tarafı yok. Biz aslında ciddi bir yozlaşmanın içine girdik. Bu yozlaşmanın artık sona ermesi gerekiyor. 2021 yılının söz verilen reformların layıkıyla yerine getirildiği, ekonominin raya girdiği, öngörülebilirliklerin oluştuğu bir yıl olmasını diliyorum. Hala umudumu koruduğumu da belirtmek istiyorum.
Ekleme Tarihi: 07 Ocak 2021 - Perşembe

Hala umudumu koruyorum

'Farkındalık hüzündür' derler ya işte öyle bir şey.

Koca bir yılı, hatta çok berbat olan yüzyılda bir yaşanacak olan bir yılı da geride bıraktık.

Kaybettiklerimiz var doğru. Allah'tan rahmet diliyoruz onlara

Canla başla çalışan sağlık mensuplarımız var, alkışlıyoruz onları.

Bir ara alkışlamayı unuttuk, hani yazın bir ara gevşedik ya onun gibi...

'Türk gibi başlayıp İngiliz gibi bitirmek'  gerçekten doğru bir deyimmiş.

Biz öyle bitiremiyoruz.

Bu yıl yaptıklarımı oturdum saydım.

372 tane konferans , panel, toplantı, yayın, moderatörlük gibi çeşitli şekilde bilgilendirme falan yapmışım.

96 tane canlı yayın yapmışım.

 Demek ki bu kadar vakte insanlar sığdırabiliyor.

Benden daha yüksek rakamlara ulaşmış olanlar da vardır.

Yoruldum mu yoruldum.

Yeni yıla kafa salimiyle girmeyi düşünüyorum.

Pandemi başladığında, 'çabucak  geçer', 'iki aylık ömrü var', 'sıcaklar başlayınca biter' gibi söylemler söylendi.

Hiçbiri doğru değildi.

Bunlar uzmanların ağzından da söylendi.

Bırakın sağlıkla ilgili olan, tabi en önemli olan o, ama ekonomi ile ilgili çok safsata şeyler söylendi.

Gerçekler saklandı ve vatandaşın ne enflasyona, ne de açıklanan rakamlara herhangi bir güveni kalmadı.

Çünkü yaşananla, açıklanan arasında ciddi bir fark vardı.

2019'un aralık ayından 2020'nin kasım ayına kadar döviz (dolar)yüzde 47 yükseldi.

Ama enflasyon yüzde 14.

Kimse inanmadı buna.

Dolayısıyla bir güvensizlik oluştu.

Merkez Bankası eski yönetimiyle bankalara pahalıdan para satıp tabela faizini değiştirmeyerek "Vallahi ben bir şey yapmıyorum" gibi bir mesaj vermeye kalktı.

'Faiz düşük' demeye kalktı.

Bunun sonucunda TL'de ciddi bir değersizleşme başladı.

Zarar gördük bundan.

Döviz yükselmesin diye çaktırmadan, arkadan dolanarak 120 milyar dolardan fazla rezerv sattık.

Gerçek ortaya çıktı.

Ve ekonomi yönetimi değişti.

Sihirli değnek değmiş gibi bu sefer de pandemi ile ilgili rakamlarda şeffafça açıklanmaya başlandı.

Yani öyle ümit ediyoruz.

Bu arada TÜİK'da coştu.

İlk defa kasım ayına ait enflasyonu en azından gerçeğe yakın bir şekilde açıkladı.

Ne oldu?

Döviz bu yılın ağustos ayında zıplayıp yukarı gitmeden önceki seviyesine döndü.

Aslında az gittik uz gittik dere tepe düz gittik. Döndük baktık bir arpa boyu yol gitmemişiz.

Zor bir yıldı.

Safsata ile mücadele ettiğimiz gibi, bir de hastalıkla mücadele ettik.

5 binli rakamlardan birden 30 binli rakamlara çıktık.

Demek ki gerçekleri saklamışız, doğru rakamları vermemişiz ya da onları manipüle etmeye çalışmışız.

Biz akut hastayla koronavirüse yakalananları ayırt ediyoruz gibi yollara gittik.

Ne oldu sonunda gerçek ortaya çıktı.

Gerçeğin en önemli özelliği, eninde onunda ortaya çıkmasıdır.

Biz bu sene birçok şeyden vazgeçtik.

O kadar çok şeyden vazgeçtik ki alternatifi de yoktu.

Dünyanın sonu geldi diye konuşanlar da  vardı.

Niye dünyanın sonu gelsin.

Dünyanın sonu falan gelmedi.

Kara Veba'da da dünyanın sonu geldi demişler, ama gelmemiş.

İspanyol gribinde de dünyanın sonu geldi demişler, ama gelmemiş.

Dünyanın sonu falan gelmedi merak etmeyin.  

2021'in herkes için doğru, gerçek ve sağlıklı işlerin yapıldığı bir yıl olmasını diliyorum.

Eğer Türk siyaseti ile ilgili yepyeni bir tasarım üzerinde çalışılıyorsa, bu tasarımın da artık ortaya çıkması gerektiğini ve Türkiye'nin hangi tarafta olduğunun, tavrının ne olduğu, nereye doğru gitmek istediğini de bütün dünyaya artık çabucak anlatmamız gerektiğine inanıyorum.

Çünkü dışarıdan bakınca Türkiye'nin nereye gittiğini kimse anlamıyor.

Türkiye'ye bakıldığında kadın ve erkeğin eşit olmadığı, çocukların mezalim gördüğü, iş ortamının seçilmişler (özenle seçilmiş bazı kişiler ) için iyi, fakat normal vatandaşlar için zor olduğu, bütün servetin ve işlerin bir avuç insanda toparlandığı, yabancı sermaye konusunda günü gününe değişen tereddütler yaşanan bir ülke olduğu ve kuruluş felsefesi ile çok bağdaşmayan bir yola girdiği algısı oluştu.

Biz Çin değiliz, orta doğu ya da körfez ülkesi değiliz. Latin Amerika ülkesi değiliz.

Cumhuriyetin bir kuruluş felsefesi var.  Bu kuruluş felsefesinden biz epeyce uzaklaştık.

Bunun hiçbir şekilde inanç sistemiyle, etniklikle veya yaklaşımlarla anlatılacak bir tarafı yok.

Biz aslında ciddi bir yozlaşmanın içine girdik. Bu yozlaşmanın artık sona ermesi gerekiyor.

2021 yılının söz verilen reformların layıkıyla yerine getirildiği, ekonominin raya girdiği, öngörülebilirliklerin oluştuğu bir yıl olmasını diliyorum.

Hala umudumu koruduğumu da belirtmek istiyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve isdunyasindakadin.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.