Kadın, dişi, Allah tarafından çok önemli bir vasıf verilmiş yüce bir varlık.
Kadın demek üretmek demek.
Üretmenin olduğu yerde bereket vardır.
Hal böyleyken bugün Türkiye özelinde de baktığımızda, dünya genelinde de baktığımızda hep ikinci plan kalan, ezilen yine kadın.
Bu ne yaman çelişki.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarken yine buruğuz.
Çünkü kadın cinayetlerinin önüne geçilemiyor.
Hala hukuk reformu hayata geçmedi.
Hala caydırıcı yaptırımlar yok.
Çünkü hala kadın ve erkek iş hayatında eşit değil.
Çünkü hala kadın ve erkek iş hayatında fırsat eşitliğine aynı oranda sahip değil.
Ekonomilerin kalkınması için kadının daha fazla iş gücünde aktif olması gerekiyor.
Bugün sürdürebilir kalkınma için kadının iş hayatında aktif olması şart.
Peki kadın neden iş hayatında aktif değil.
Çünkü eş,
Çünkü evlat,
Çünkü anne,
Onun bakımına muhtaç ve çoğu zamanda onu desteklemeyen kişiler var.
Hal böyle olunca da erkeğe göre yükü ikiye katlıyor.
Az gelişmiş ülkelerde özellikle sadece kadın üzerine kurulan namus kavramının getirdiği zorluklar.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ne kadar güzel özetlemiş;
"Bir milletin medeniyetini ölçmek istiyor musunuz; kadınlarına nasıl muamele edildiğine bakınız.”
Bugün eğer kalkınmaktan, büyümekten, dünyanın ilk 10 ülkesine arasına girmekten bahsediyorsak, kadına hak ettiği değeri vermekle başlayacağız.
Kadının dana aktif iş dünyasında yer almasını sağlayacağız.
Eşit işe eşit ücret uygulayacağız.
Kadınların yönetici pozisyonlarında yer almasını sağlayacağız.
Kadından korkmayacağız.
O zaman muasır medeniyetler seviyesine yükselebiliriz.
Bu vesileyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun.